Gölgeler ve Hayaller Şehrinde- Murat Gülsoy
Murat Gülsoy en sevdiğim yazarlardan biri. Her kitabını
zevkle okudum. Hepsi de içime dokundu. O kadar beğendim ki kitapların hakkını
verebilecek nitelikte iki kelime bulamadım. Ne yazsam eksik kalırdı, ne yazsam
hissettiklerimi tam karşılamazdı. Bu sefer deneyeceğim. Artık kusuruma
bakmazsınız.
Her ne kadar deneysel yazsa da, kitapların başında adı
yazmasa da bir metnini okuduğumda Murat Gülsoy’a ait olduğunu bilirim. Gölgeler
ve Hayaller Şehrinde için bunu söylemek en azından başlarda epey zor doğrusu. Özellikle
dönem ve dil itibari ile tarzının epey dışına çıkmış olsa da satır aralarında
yazarın izlerini bulmak mümkün yine de.
Bu aralar çok tartışılan bir İstanbul çağında geçiyor roman.
Beşir Fuat ya da Franck’ın kaçamadığı ya da tam tersine sürekli kovaladığı,
arayıp durduğu kaderinin hikayesi. Türk Edebiyatının eskimeyen konusu Doğu-Batı
çatışmasına yeni, farklı bir örnek. Kürk
Mantolu Madonna da olduğu gibi eski bir defterin bulunması ile başlıyor. Önce
kısaca defterin hikâyesini sonra da sayfa sayfa içeriğini okuyoruz. Kürk
mantolu Madonna da nasıldı unuttum doğrusu, orada da bu şekilde mi bilmiyorum
ama ben kitabın sonunda yeniden günümüze dönüp başladığı yerde bitmesini
isterdim doğrusu.
Murat Gülsoy romanlarında psikanalitik öğeler hep dikkat çekicidir.
Bu kitapta da bunlardan bolca kullanılmış. İlk başlarda ufak tefek verilen
detaylar sonlara doğru ustaca toparlanıp malum sona bağlanıyor. Bu işi bu kadar
iyi yapmak zor olmalı ki, deneyen çok ama bu kadar ustaca kullanabilen az.
Kitap özellikle sonlara doğru tam bir bilinç akışı havasına
giriyor. Buralarda Oğuz Atay okuyormuşum hissine kapılmadım dersem yalan olur.
Çok etkileyiciydi. Murat Gülsoy gibi bir yazar için sıradan bir hikâye gibi
başlayan kitap böylece en önemli romanlarından biri haline gelmiş.
Neyse ki ben bütün kitaplarını seviyorum ve ayrım
yapmıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yazınız.