Kayıtlar

Mart, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Maviye Boyanmış Sular, Cemil Kavukçu

Resim
  “Her şeyi ama her şeyi unut. İlk limanda gemiden in ve bir daha denize dönme. Ben bir deniz aynasıyım, deniz hiçbirimizi sevmiyor”   Jeoloji Mühendisi, ödüllü Yazar Cemil Kavukçu’nun bilimsel araştırma gemilerinde çalıştığı yıllardan ilhamla uzun yıllar boyunca yazdığı denizde yaşam, gemiler, gemi adamlarıyla ilgili öykülerini derlediği öykü kitabı. Can Yayınlarından çıkmış, 2016 basımı.  Muharrem Abi, “Kendinden çok şey bulacaksın” diyerek verdi bu kitabı. Gerçekten de buldum. İnsan yaşadıkça törpülenir, sivri köşeleri bir bir yumuşar zamanla.   Deniz ve aslında daha çok gemi yaşantısı öyle değildir ama. Her ne ise orada bir kat, iki kat daha öyle olur. Sonrasında dikiş tutmaz bir türlü. Serdümen Cemil Kavukçu ve onun lumbuzundan görünen   küfürbaz, oynatmış, psikopat, deli, deli taklidi yapan, alkolik gemi adamlarıyla dolu, hepsi de sivri adamların hikayeleri. Okuyun da ayaklarınız toprağa değsin, elektriğinizi alır.  

SEVMEK YAŞAMAKTIR, CAFER SOYLU

Resim
   İki seferdir tanıdıkların kitaplarından gidiyoruz. Sevmek Yaşamaktır, Gaye’min öğretmeni Cafer Soylu’nun şiir kitabı. Gaye’yle birlikte heyecanla sipariş ettik. Ben gelir gelmez tamamını okudum. Gaye anlamadı ama öğretmeninin kitabına sahip olduğu için çok mutlu oldu. Gaye’nin ilk imzalı kitabı değil ama bunu da hemen öğretmenine imzalattı. Cafer Bey’le daha önce konuşmuştuk, şiire olan ilgisini biliyordum ancak bu kadar güzel şiirler yazdığını bilmiyordum. Ben şiir konusunda çok iyi değilim, görüş bildirecek kadar çok şiir okumadım ama Cafer Bey’in dizeleri gerçekten yüreğime dokundu. Kızımın böyle bir öğretmeni olduğu için çok şanslıyız. Bir anaokulu öğretmeninin memleket, çocukluk, aşk, aile, anne ve tabi ki sevgi üzerine barıştan yana, kinden, nefretten uzak samimi ve içten gelen duyguların kâğıda dökümü olan bu kitabı şiire ilginiz varsa atlamayın, edinin. İyi okumlar dilerim.    

BİR TATLI KAŞIĞI ACI, HASAN BALABAN

Resim
  Hasan Balaban’ın ilk romanı, benim de Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık’tan temin ettiğim ilk kitap oldu. Baskı kalitesinin gayet iyi olduğunu gördüm. Ne yalan söyleyeyim, ilk kitap olması nedeniyle oldukça temkinliydim. Kitaba hoşgörülü yaklaşmayı düşünüyordum ama hiç gerek kalmadı. Hasan Balaban kitabı, aşk, aile, dostluk ve vefa ile dolu. Çoğunlukla iki, yer yer üç farklı zamanda akıp giden hikâyede tempo bir an olsun düşmüyor. Hasan Balaban, aşk üçgenleri, cinayetler, ihanetler ve bir sonraki bölümü hep merak ettiren olay örgüsünü çok iyi kurmuş, karakterleri iyi analiz edip, uzun yıllar boyunca sürüp giden hikâyede hiçbir boşluk bırakmamış. Ben de elimden bırakamadım doğrusu, bölümlerin uzunluğu ve sonları çok iyi ayarlanmış. Farklı zaman dilimlerindeki olayların ve karakterlerin sondaki bir araya getirilişi gerçekten iyi kotarılmış. Yazımının uzun bir zaman dilimine yayıldığı ve üzerinde çok çalışıldığı hemen anlaşılıyor. Hasan Balaban iyi bir senaryo yazarı olabilir,   bu kit

SANATIN MİTOLOJİSİ, Sanat Ne Anlatır, Mağara Duvarlarından Antikçağın Sonuna – İsmail Gezgin

Resim
      İsmail Gezgin’in hikâyeler anlatan insanın hikâyesini anlattığı Homo Narrans adlı kitabını kısaca şurada tanıtmıştım. https://kitaplarveseyler.blogspot.com/2020/12/homo-narrans-insan-nicin-anlatr-ismail.html İsmail Gezgin, sanırım daha önce yayımlamış olduğu ancak baskısı bulunamayan kitabı Sanatın Mitolojisi’ni kısa bir süre önce bu kez Redingot Kitap aracılığıyla yeniden yayımladı.   İsmail Gezgin zihninin içerisinde engin bir bilgi denizi barındırıyor. Onu asıl farklı kılan ise bildiklerini aktarabilme mahareti. Hem sözlü olarak dinlerken hem yazılı olarak okurken İsmail Gezgin’in aurasının içinde kaybolup gidiyorsunuz. Öğrencileri çok şanslı, okurları da. İsmail Gezgin Sanatın Mitolojisi’ni anlatmaya günümüzden 4 ila 4,5 yıl öncesinden başlıyor. İki ayağı üzerinde durabilen ilk insanların dili inşasından, organize ava oradan da uygarlığın ilk adımlarına ve nihayet mağara duvarlarına resimler çizmesine giden süreci ilk bölümde okuyoruz. Mağara duvarlarına çizilen re

ZAMANIN DÜZENİ, CARLO ROVELLİ

Resim
  " Balıklar nasıl suda yaşıyorsa biz de zamanın içinde yaşarız. ” Kitap bu cümleyle başlıyor. İtalyan Fizikçi Carlo Rovelli’nin daha önce Fizik Üzerine Yedi Kısa Ders adlı kitabını okumuştum (Hanım kontenjanından). Bu kitapla da zaman üzerine teorik bilgiler okuyup bir takım felsefi yaklaşımlar edineceğimi düşünmüştüm. Öyle olup olmayacağını zamanla göreceğiz. Aslında tam da düşündüğüm gibi başlamıştı, ilerleyen sayfalarla birlikte fiziğe boğuldum. Yazarı tarafından da fizikçi olmayanların bazı bölümleri atlaması tavsiye edilmiş zaten. Balığın içerisinde yaşadığı suyun farkında olmaması gibi bizlerin de geçip giden zamana ilişkin bildiğimizi sandığımız pek çok şeyin farkında olmadığımızı ilk bölümde anladım. Sonlara doğru zorlansam da, en azından zamanın düşündüğümüz gibi, çevresindeki şeylerden bağımsız olarak geçmişten geleceğe düz bir çizgide akıp gitmediğini, referans noktasına göre değişkenlik gösterdiğini, her yerde hep aynı hızda olmadığını, zaman konisi diye bir şeyin

ALACAKARANLIK – SADIK HİDAYET

Resim
  Sadık Hidayet, İran’ın yada doğunun Kafka’sı olarak anılıyor. Başyapıtı sayılabilecek Kör Baykuş’u okuduktan sonra böylesine bir kitaptan sonra başka bir şey yazmamış olacağı sanrısına kapılmıştım. Son derece depresif bir hayat süren ve biri yirmi üç yaşında olmak üzere iki kez intihar girişiminde bulunarak ikincisinde hayatını kaybeden muhalif bir doğulu. İran’da Fransız okulunda okuduktan sonra, bir süre Fransa ve Belçika’da yaşayan yazar, her doğulu aydında olduğu gibi, doğu ile batı arasında sıkışıp kalmış ve bu cendereden çıkmak için kalemine başvurmuş. Bir dönem Budizm etkisine giren ve bazı Budist yazılarını kendi diline çeviren yazarın, kitapları bugün hala İran’da yasaklı. Alacakaranlık’ta yedi öykü var. İlki S.G.L.L. İkibin yıl sonrasını anlatan, erotik öğeler de barındıran ütopik, distopik bir bir bilim kurgu. İkincisi Erkeğini Kaybeden Kadın’da genç yaşta aşkla evlenip, kocası tarafından terk edilince kucağında bebeğiyle İran köylerinde bir başına yollara düşen bir ka

İNGİLİZ VE AMERİKAN EDEBİYATINDA KISA ÖYKÜNÜN BÜYÜK USTALARI

Resim
  Öykü seçkileri her zaman iyidir. Pek çok yazarın, derlemenin amacına uygun düşen öykülerini bir arada bulursunuz. Arka arkaya okuduğunuzda, farklılaşan üslupların ayırtına varırsınız. Bazıları size hitap etmezken, bazılarının kitabını edinip diğer öykülerine yol alırsınız. Nereden bakarsanız bakın, aynı kitapta hem Virgina Woolf’u, hem Edgar Allan Poe’yu, hem James Joyce’u okumak iyi bir deneyim. İngiliz ve Amerikan edebiyatı, dünya edebiyatı içinde kendi başlarına önemli bir ekolü temsil ediyorlar.  Celal Üster’in hem seçtiği hem çevirdiği öyküler size yukarıda saydığım tüm fırsatların yanında iyi bir okuma deneyimi sunuyor. Üster’in çeviri dili gerçekten özenli ve çok keyifli. İyi okumalar dilerim.