Kayıtlar

Temmuz, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Seyrek Yağmur- Barış Bıçakçı

Resim
Seyrek Yağmur,   istisnasız her romanı başyapıtı sayılabilecek yaşayan Türk yazarlarının en önde gelen temsilcilerinden Barış Bıçakçı’nın 2016 çıkışlı kısa romanı - uzun öyküsü.   Tam bir roman karakteri olan kitap satıcısı Rıfat’ın hikâyesinde yer yer Oğuz Atay tadı aldığımı söyleyebilirim, biraz daha uzun olsaymış yeni bir kült karakterle tanışmamız işten bile değilmiş.   “ Günler damlıyor ama aynı kaba değil ” diyerek başlıyor hikâye, aynı kaba aksa dolacak hâlbuki. Böylece elinde bir emaye kapla seyrek yağmurun peşine düşüyor Rıfat, günleri aynı kaba doldurabilmek için. Üniversiteye hazırlanan çocuklara test kitapları satmakla sanat filmi yönetmek arasında tercih yapmak zorunda kalımca kolay olanı seçip film çekmeye başlayan bir adam Rıfat. Modern zaman Don Kişot’u, kitapçı kedisi Hakkı da Sanço Panço. Çocukluğunu sabırsızlıkta arayan, hiçbir şey söylemeden terk eden sevgilisinin ağzından kendine mektuplar yazan bir adam Rıfat.   Barış Bıçakçı’nın alâmetifarikası sayılabilecek kada

Dilin En Güzel Tarihi

Resim
Türkiye İş Bankası Yayınları tarafından yayımlanan kitap, Gazeteci Cecile Lestienne’in Fransız dil bilimciler   Pascal Picq, Laurent Sagart, Ghislaine Dehaene ile yaptığı söyleşilerden derlenmiş, Selma Rifat çevirmiş.   Kitap üç bölümden oluşuyor, isimlerine değil de anlattıklarına odaklanacak olursak; birinci bölüm tarih öncesi çağlardan başlıyor, hayvanların dilleri yada anlaşma biçimlerinden yola çıkarak ilk insanların dillerinin biyolojik ve kültürel olarak oluşumu uzun uzun anlatılıyor. İkinci bölümde, dillerin nasıl kollara ayrıldığı, değişim geçirirken hangi aynı yolları izledikleri örneklerle yer alıyor. Notların büyük kısmını bu bölümden aldım. Son kısımda ise bebeklerin birer dilbilgisi dâhisi olarak dünyaya geldikten sonra mucizevî biçimde konuşmayı öğrenmeleri yer alıyor.   Dilin gelişimi ve biçimleri ile öğrenilmesinde başta antropoloji, nöroloji gibi bilim dalları ve dilin sosyo-kültürel olarak etkileşimlerinden faydalanılıyor. Son zamanlarda okuduğum iyi pek ço

Âşıklar Bayramı – Kemal Varol

Resim
“Kalbinde derin bir çizikle gezenin,  günün birinde her ne pahasına olursa olsun yaranın müsebbibini affetmesi kadar kederli ve ağır bir şey yoktu dünyada” Yazar, Şair Kemal Varol’un 2019 yılında İletişim’den yayımlanan romanı.   “Babam, tamı tamamına yirmi beş yıl sonra, bir elinde yıllanmış üç telli bağlaması, diğer elinde ahşap bavulu, kapımın önünde diz çökmüş, gece vakti aniden ortaya çıkmış mahcup bir konuk veya geçip giden zamandan borcunu mahsup etmeye gelmiş eski bir alacaklı gibi öylece beni bekliyordu .” Arka kapak yazısı bu davetkâr metinle başlıyor. Diyarbakır’da yaşayan Avukat Yusuf, yalnız yaşadığı evinde gecenin üçünde çalan zille uyanır ve kapıyı açmasıyla birlikte geçmişe dair hesaplaşmalar ve uzun bir yol hikâyesi başlar.  Bölgenin ünlü âşıklarından Heves Ali, ömrünün son günlerinde yirmi beş yıldır görmediği oğlunu son bir kez görmek istemektedir. Sonrasında baba oğul, eski sevgiliye yazılan mektuplar, yakılmış türküler eşliğinde Diyarbakır’dan Kars’a kadar

Bıçkın ve Ağlak Yeni Türkiye’nin Hikâyesi – Can Kozanoğlu - Mirgün Cabas – Söyleşi

Resim
Bıçkın ve Ağlak Yeni Türkiye’nin Hikâyesi, Mirgün Cabas’ın gazeteci, sosyolog Can Kozanoğlu ile olan söyleşilerinden oluşuyor. Cilalı İmaj Devri, Pop Çağı Ateşi, İnternet Dolunay Cemaat gibi kitaplarıyla tanınan Can Kozanoğlu değişen Türkiye’nin yeni çağına ışık tutmak üzere yazması beklenen kitabı bir türlü yazamayınca Mirgün Cabas kolları sıvıyor ve tabiri caizse Can Kozanoğlu’nu zorla konuşturuyor ve söyleşiler kitaplaştırılıyor. Can Kozanoğlu, iyi hafızasını yılların birikimi gazeteciliğiyle ve sosyolog kimliği ile birleştirince arşiv niteliği taşıyabilecek bir kitap ortaya çıkmış. Bölüm başlıkları her ne kadar 1980’lerden itibaren alınmışsa da sık sık 60’lı, 70li yıllara hatta ilk Cumhuriyet dönemine kadar giden referanslarla Türkiye’nin bugünlere hangi yollardan ve maceralardan geçerek ulaştığı anlatılmaya çalışıyor. Benim gibi çabuk unutanlar için 80’lerin sonundan itibaren tanıklık ettiğimiz pek çok olayı yeniden hatırlamak, çocukluk ve gençlik yıllarını bugün değişen bakış a

Varoluş ve Tarihsellik İnsan Felsefesi Çalışmaları - Uluğ Nutku

Resim
Uzun zamandır bloga yazı eklememiştim. Bu arada metodik okumalar yapmaya çalıştım, diğer taraftan Uluğ Nutku’nun Varoluş ve Tarihsellik İnsan Felsefesi Çalışmaları kitabı da epey vaktimi aldı. Uzun zamandan beri felsefe okumaya çalışıyordum ancak elimdeki kitaplarla bir türlü ilerleme kaydedemiyordum. Belki de vakti gelmemişti bilemiyorum. Sevgili Ferhat Nutku’nun hediyesi olarak gelen bu kitap da uzun süre kitaplıkta bekledi. Nihayet elime aldığımda sayfalar hızla akmaya başladı. Kitabın basit bir kitap olduğunu söylemiyorum, zaten okurken sürekli olarak notlar almaya çalıştım. Birazdan notları da okuyacaksınız. Bu arada Uluğ Nutku ile ilgili de araştırmaya başladım. Uluğ Nutku, Sivas Cumhuriyet ve Mersin Üniversitelerinin Felsefe bölümlerini kuran, hem akademide hem de felsefe camiasında oldukça saygı duyulan, daha da önemlisi çok sevilen bir felsefecimiz. 2014 yılındaki vefatına kadar çalışmaya devam etmiş. Elimdeki kitap da 2014 yılı Haziran’ında kendisi tarafından yazılmış bir öns