Yüzyıllık Yalnızlık – Gabriel Garcia Marquez


Kırmızı Pazartesi, Benim Hüzünlü Orospularım gibi başyapıt sayılabilecek kitaplarım Nobel ödüllü yazarı Gabriel Garcia Marquez’in “creme de la creme” romanı. Ölmeden önce okunması gereken romanlar seçkilerinde her zaman üst sıralarda kendine yer bulması hiç de boşuna değil. Kurmaca Meksika kasabası Macondo’da yaşayan Buendia ailesinin birbirleri ile ve hatta ölülerle olan ilişkileri nesilden nesile anlatılırken kullanılan dil oldukça ironik mizah gerçekten çok etkileyici. Romandaki olağanüstü olaylar ve mizahi anlatım, okuyucuya kendisini bir karnavalda gibi hissettiriyor.  Seçkin Selvi’nin çevirisi de bunda önemli bir etken. Mizahi dili ve olağan dışı olayları anlatım becerisi ile yer yer İhsan Oktay Anar tadı aldım diyebilirim.

Uzun kitapta, savaş, devrim, aşk, aile, devlet, siyaset, asker, sanayi, sömürü gibi derinlikli mevzulara dair çok sıkı eleştiriler var. Bu haliyle benim etinden sütünden yününden faydalanmak gibi  kitaplarla ilgili en büyük beklentimi fazlasıyla karşılamış oluyor ki;  aldığım zevk gerçekten paha biçilmez.

Bugüne kadar okumadığım için kendime çok kızdım. Siz de geç kalmadan okuyun derim.

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİTİK ERKEKLER - TEKNOLOJİ ERKEKLİĞİ NASIL SABOTE ETTİ? Philip Zimbardo, Nikita D. Coulumbe

Varoluş ve Tarihsellik İnsan Felsefesi Çalışmaları - Uluğ Nutku

Parfümün Dansı, Tom Robbins