Modern Çöküş, İnsanın Modern Halleri, Celaleddin Vatandaş
Blog’a uzun zamandır yeni kitap eklemedim. Bu arada boş
durduğum sanılmasın. Tam tersine aralarında iki ciltlik Savaş ve Barış’ın da
olduğu bazı kitapları ikinci kez okumayı denedim. İkinci kez okuduklarımın arasında
Murat Gülsoy, Başar Başarır, Hakan Bıçakçı gibi bizden de bazı öykücüler vardı.
Bir taraftan da kendim öyküler yazmayı denedim ama daha çok okudum. Bir başka deyişle, yazmanın yanında okumanın büyüsüne kapıldım.
Uzun okumalar sırasında daha önce listeme kaydettiğim bazı
kitapları da sipariş ettim. Gözüm de sürekli onlardaydı. Adıyla beni en çok
çağıran Modern Çöküş, İnsanın Modern Halleri oldu. Bu kitap listeme hangi
sebeple, ne yada kim aracılığıyla girdi inanın hatırlamıyorum. Adı itibariyle
daha çok modern insanın bireysel sorunlarına değineceğini sanmıştım. Ancak
kitap çoğunlukla kölelik, modern kölelik, kadınlara yönelik ayrımcılık yada
çocuk istismarı gibi konulara değinmiş. Yalnızca başta tüketim kültürüne
ilişkin eleştiriler belki kişisel bir yaklaşım sayılabilir. En çok notu da bu
bölümden aldım sanıyorum.
Yazar Celaleddin Vatandaş’ı da daha önceden tanımıyordum.
Kitabın başındaki biyografisinden anladığım kadarıyla muhafazakar çizgide yol
alan bir sosyolog. Önemli sosyolojik, toplumsal çalışmaları olduğunu da
biyografisinden anlayabiliyoruz.
Kitapta kölelik, modern kölelik türleri, cinsellik, çocuk ve
kadın bedeninin istismarı, ırkçılık, şiddet, yabancı düşmanlığı ve sekülerleşen
dünyada dinlerin çekilmesinden doğan boşluğu dolduran yeni inanç türleri,
hurafeler ve modern zaman ritüelleri ele alınan başlıca konular.
Yazar bu konuların hemen hepsini, kimi yerlerde antik çağlara
kadar uzanarak tarihi alt yapıları ve gelişim süreçleri ile değerlendirmeye
tabi tutmuş. En çok da Antik Yunan dönemi sosyal hayatına ve Yunan
Filozoflarına atıfta bulunmuş. Günümüz batı dünyasındaki pek çok yaklaşımın
temelinde Antik Yunan kültürünün varlığını sorgulamış. Orta Çağ Avrupa’sı,
Sanayi Devrimi sonrası dönem, Modern Batı dünyası incelediği ve iğnelediği
diğer önemli dönemler. Burada bir kez daha gözden geçirince modern zaman
eleştirisi mi yapılıyor, geçmişe özlem mi duyuluyor, tarih mi yargılanıyor tam
anlaşılamıyor. Kitap her ne kadar titizlikle hazırlanmış olsa da adı ile vaat ettiği
şeyi sunmuyor.
Özellikle kölelik, kadın ve çocuk istismarı, sömürülen
cinsellik gibi konularda İslam geleneğine eleştiriler getirmesini beklerdim. Öyle
yapmış olsaydı, kıyasıya eleştirilen diğer kültürlerle ilgili tespitleri de
daha inandırıcı olabilirdi. Türkiye’de yayımlanan bir modern zaman
eleştirisinde batı medeniyetlerinin yerden yere vurulurken, kendi üzerimize hiç
bakılmamış olması en hafif tabiriyle samimiyetsiz bir yaklaşım olmuş. Bu, en hafif tabiri nezaketen kullanıyorum çünkü
Irkçılık ve yabancı düşmanlığı ile ilgili bölümlerde de gayet alışıldık bir
biçimde yabancı düşmanlığı yapıldığı hissine çokça kapıldım.
Konuları ele alırken bol bol istatistik kullanılmış ve önemli
çalışmalara referans verilmiş. Rakamların dili ile konuşulmuş. Eğer özel bir
ilginiz yoksa köleliğin modern halleri ve tüketim kültürü ile ilgili kısımları
dışındakileri tavsiye etmem. Okuduktan sonra da “Bunlar zaten bildiğimiz
şeylerdi” derseniz ona da karışmam.
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yazınız.