Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi - Hilmi Ziya Ülken

 



Hilmi Ziya Ülken, benim en çok merak ettiğim dönemi; Osmanlı’dan Cumhuriyet'e geçişte,  milli mücadele ve Cumhuriyet Devrimlerine zemin hazırlayan düşünce yapısını ve safhaları uzun uzun incelemiş bu kitapta, yaklaşık 800 sayfa.

Giriş kısmında Selçuklulardan ve Anadolu beyliklerinden başlayarak Türklerin batıyla temasına kısaca değinen kitap birinci bölümden itibaren öncesi ve sonrası ile özellikle Tanzimat’a uzun uzun değiniyor ve hukuki iktisadi ve askeri alanlardaki yeniliklere ve doğurduğu sonuçlara odaklanıyor.  

Kitapta kimler kimler yok ki. Şirket-i Hayriye'nin tüzüğünü yazan Cevdet Paşa ve günümüzden 150 yıl önce laiklik, cumhuriyet, Türkçe ibadet, Kur-an'ı Kerim'in Türkçeleştirilmesi gibi ilerici fikirleriyle öne çıkan Ali Suavi en çok dikkatimi çeken şahsiyetler oldular. Suavi’nin bugün bile tenkitlerle, (hadi nezaketi bir kenara bırakayım, düşmanlıkla) karşılanan hadis ilmine dair yıkıcı fikirleri oldukça dikkat çekici. Kitapta pozitivizmin sözcüsü olarak yer verilen Suavi'nin sosyoloji, biyoloji, evrim ve devrim ile ilgili fikirleri de önemli bulduğum yerlerden oldu.

Ziya Gökalp ve fikirleri en ayrıntılı şekilde incelenen aydınlardan. Ziya Gökalp'ın başta Türklük ve Türkçülük olmak üzere, eğitim, sosyoloji, felsefe, din, yaşam, düşünce ve siyaset ile ilgili pek çok fikri Cumhuriyet'e sirayet etmiş görünüyor.

Bunların dışında; Prens Sebahattin'den Tevfik Fikret'e, Abdullah Cevdet'ten Rıza Tevfik'e, Yusuf Akçura'dan Ahmet Ağaoğlu'na pek çok düşünürün Türk Aydınlanmasına ışık olan fikir dünyalarını da bu kitapta okuyacaksınız.

Ziya Gökalp, Ali Suavi gibi isimlerin dışında neredeyse bütün Osmanlı düşünürlerinin tercüme aydınları olduğu, yabancı yayımları çevirmek suretiyle yeni düşünce akımlarını anlatmaya çalıştıkları görülüyor. Aralarında epey hararetli tartışmalar da var. Ardı ardına gazeteler açılıp kapanıyor, herkes bir yerlere bir şeyler yazma gayreti gösteriyor. Aradan yüz yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra bugüne baktığımızda Türkiye’de  ne düşünür, ne gazete, ne akademi ne de bir tartışma ortamı olduğunu görmek gerçekten çok üzücü. 150 yıl öncesinin kısıtlı imkanları, istibdat idaresi altında küçük de olsa bir zümrenin gayret ettiği yerden bugün Türkiye’ye bakmak gerçekten çok üzücü. Son olarak ne diyorduk; Nasılsa kimse okumuyor, olur da buraya kadar okumuş olanınız varsa sağ olsun. Direk sona geçenleriniz varsa da aşk olsun. 

İyi okumalar dilerim.








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİTİK ERKEKLER - TEKNOLOJİ ERKEKLİĞİ NASIL SABOTE ETTİ? Philip Zimbardo, Nikita D. Coulumbe

Varoluş ve Tarihsellik İnsan Felsefesi Çalışmaları - Uluğ Nutku

HOMO NARRANS, İnsan Niçin Anlatır? İsmail GEZGİN