EFRASİYAB'IN HİKAYELERİ, İHSAN OKTAY ANAR

 


 

 İhsan Oktay Anar, sadece okuru olmakla değil, aynı çağda yaşıyor olmakla da övündüğüm insanlardan biri. Her ne kadar yazmayı bırakmış olsa da, mevcut kitapları pek çok kimse için tekraren okunacak kitaplar arasında sayılır. Efrasiyab’ın Hikâyeleri’ni de uzun zaman sonra yeniden okudum.

Kitap; Ölüm Meleğinin, ruhunu teslim almak üzere Cezzar Dede’yi ziyaret etmesiyle ve karşılıklı olarak birbirlerine hikâyeler anlatmayı böylece her hikâye için ölümünü bir saat geciktirmeyi teklif etmesiyle başlar. Aynı zamanda iyi okurların Puslu Kıtalar Atlası’ndan hatırlayacakları Uzun İhsan Efendi’yi kovalamaya başlarlar.

Yol boyunca, mahalle mahalle gezerek karşılıklı olarak anlatılan hikayeler çoğu kutsal kitaplardan, efsanelerden ve hatta Süpermen yada Kırmızı Başlıklı Kız gibi bilindik anlatılardan oluşur. Az çok bildiğimiz yada hatırladığımız öyküleri İhsan Oktay Anar’ın kendine has üslubu ile okumak yeni bir tecrübe sağlıyor.

Karşılıklı anlatılacak ilk hikâyeler “korku” üzerinedir ve Ölüm, “Güneşli Günler” adlı bir yatılı okul hikâyesi anlatır. Resim yeteneğine sahip kırmızı yanaklı bir çocuk ile çocuğun kanıyla beslenen okul müdürünün hikâyesi yeni bir Frankeştayn yorumudur. Cezzar Dede’nin korku hikâyesi ise bir Anadolu korku klasiği olarak lanetli defineler peşindeki bir adamın hikâyesidir.  

 “Bir Hac Ziyareti” adlı hikâye, Diyarbakır’ın bir köyünün delice denilecek imamının yaşlı bir adam ve bir kurt çocuk ile çıktığı hac yolculuğunun Budist tapınağında sonlanması hikâyesidir ve ironik anlatımı ile tam bir İhsan Oktay Anar öyküsüdür. “Dünya Tarihi” adlı öykü pek çok dini hikâye’ye referansla küçük bir Anadolu şehrinde her şeyini satıp savan zengin bir tüccarın Acıpayam Dağlarında kendini bulmasının öyküsüdür. Yalnızca bu hikâye bile tek başına bir öykü olurmuş ve üzerine de onlarca inceleme yapılabilirmiş gibi geldi bana.

Ezine’de dört kız çocuğu sahibi dul bir kadınla, dört erkek çocuğu sahibi dul bir adamın başlarından geçenlerin anlatıldığı  “Ezine Canavarı” da kitaptaki en eğlenceli hikâyelerden biridir.  “Hırsızın Aşkı” da Bursa’da geçer ve hırsızlıkla geçimini sağlayan bir ailenin içli bir evladının aşkını konu edinir.

Son iki hikâyeden “Şarap ve Ekmek” Kırmızı Başlıklı Kız’ın, “Gökten Gelen Çocuk” ise Süpermen’in yerel temalarla bezenmiş yeni birer yorumlarıdır. 

Nasılsa buraya kadar kimse okumayacağı için buradan sonrasını sallıyorum. Kimsenin okumayacağı şeyler yazmak da güzel. Bazen herkese açık bir günlüğüm varmış gibi hissediyorum. İyi günler diliyorum.

Yorumlar

  1. Nasılsa buraya kadar kimse okumayacağı için ...
    Kimsenin okumayacağı şeyler yazmak da...

    Sen öyle san :) :) :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Lütfen yazınız.

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİTİK ERKEKLER - TEKNOLOJİ ERKEKLİĞİ NASIL SABOTE ETTİ? Philip Zimbardo, Nikita D. Coulumbe

Varoluş ve Tarihsellik İnsan Felsefesi Çalışmaları - Uluğ Nutku

Parfümün Dansı, Tom Robbins