ZAMANIN KARŞI KIYISINDA - DOĞAN KESKİN

 




Yazar Doğan Keskin’in İngiltere’de yayımlanan ilk romanı. Ayrıca e-kitap olarak internet üzerinden bütün dünyada satışta.

Yazarın ilk kitabı olan roman, benim de baştan sonra kadar okuduğum ilk e-kitap oldu. İlk kitaplara ve özellikle ilk romanlara belirli bir hoşgörüyle yaklaşsam da, didik didik etmeye hazır bir şekilde okumaya otururum. Bu kitaba da tam olarak böyle başladım ancak bir yerden sonra kitabın içine girince her şeyi unutarak kitaptan aldığım zevkin tadını sonuna kadar çıkarttım.

Geçmişine dair yüzleri görünmeyen kumarbazlardan başka bir şeyi hatırlamayan Metin Parsen’in bir akıl hastanesinde gözlerini açmasıyla başlayan hikâye, baş karakterimizin Perin S. Adlı bir kadından aldığı gizemli bir mektubun peşinde Halay Sokağın yolunu tutması ile çatallaşıyor ve bundan sonra zamanın içinde ileriye geriye doğru salınımlarla gittikçe derinleşiyor.

Doğan Keskin’in belirli bir üslubu var. Bu üslup meselesi romanda en az hikayenin kendisi yada karakterler kadar önemli. Hikayeyi köpürten yada okuru kitaba ısıtan etkili bir üslup anlatıyı güçlendiren bir unsur, görünmeyen yeni bir karakter haline geliyor. Halay Sokağın gündüz vakti karanlığı bütün hikayenin temel arka planını oluşturuyor ve ister bir köyde, ister bir hastane bahçesinde yada ister bir bitirimhanede geçmiş olsun, başka hiçbir mekan, anlatımın bu karanlık atmosferi kesinlikle bozmuyor. Doğan Keskin’in sekiz yılda yazdığı kitapta baştan sonra aynı anlatımı devam ettirebilmiş olmasını çok takdir ettim. Üzerinde çok çalışıldığı hemen her satırda kendini belli ediyor.

Bugünden geçmişe doğru birbirinin üzerine kapanan hikâye, Freudyen çözümlemelerle, destanlarla, mitik öğelerle destekleniyor. Yazarın ustalığına işaret eden iki perdelik oyun ile birlikte ayrı ayrı bölümlerde yer alan modern bir Habil Kabil kıssası yada ödipal bir kumarbaz öyküsü gibi paralel anlatımlar okumaya ilişkin deneyimi de çeşitlendiriyor.  

Anagramlarla oluşturulan karakter ve yer isimleri, metinlerarası göndermeler, yer yer yazarı ve hatta bazen okuru işaret eden anlatımlar gibi postmodern edebiyat unsurları Doğan Keskin’in yazının alemeti farikaları haline gelecek gibi görünüyor.

Yazarın ikinci romanını beklerken bir başka temennim de bu kitabın da Türkiye’de yayımlanarak daha fazla okura ulaşmasıdır.

İyi okumalar dilerim.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİTİK ERKEKLER - TEKNOLOJİ ERKEKLİĞİ NASIL SABOTE ETTİ? Philip Zimbardo, Nikita D. Coulumbe

Varoluş ve Tarihsellik İnsan Felsefesi Çalışmaları - Uluğ Nutku

Parfümün Dansı, Tom Robbins