ON KÜÇÜK ZENCİ – AGATHA CHRISTIE

Son zamanlarda daha önce okumadığım türleri denemeye çalışıyorum. Polisiye de bunlardan biri. Daha önce tercih etmememin nedeni ise az çok belli. Eskiden polisiye romanlar için, derinliği olmayan, okuduktan sonra okurda bir değişikliğe yol açmayacak, bir çırpıda okunabilecek, yalnızca okurken insana hoşça vakit geçirtecek kitaplar diye düşünürdüm. Aksiyon filmlerini de aşağı yukarı aynı nedenlerle izlemem. Tabi bu önyargı da bir yerde kırılacaktı. Denemek için en ünlülerinden birini seçtim, bu fırsatı Agatha Christe’ye verdim. Sonuç olarak yukarıda andığım gibi, bir çırpıda okudum, zaman zaman oldukça heyecanlandım ve genel olarak zekâ dolu cümleler gördüm. Diğer taraftan yukarıda andığımın aksine satır aralarına gizlenen psikolojik çözümlemeleri, hayata ve kişiliklere dair tespitleri zevkle yakaladım. Şimdiki fikrim ise şu; iyi romanlarda aradığımız yerli yerinde tespitler ve iyi psikolojik çözümlemeler bu tür kitaplarda beceriyle gizlenerek okura fark ettirmeden aktarıldığı içi...